Sahne Sıkıntıları


Sahne sıkıntımız yüzünden bir türlü çalışmalarına başlayamadığımız için şimdilik okuma çalışmalarına yoğunlaşılacak gibi duruyor. Bu anlamda Orhan Pamuk’un kitaptaki sonsöz’ü de bir yol gösterici olarak duruyor. (Hem sonsözün kendisi hem de işaret ettiği kaynaklar üzerine düşünmek iyi bir başlangıç) İlk olarak Metin And’ın 16yy’ da İstanbul ve Banu Mahir’in Osmanlı Minyatür Sanatı kitaplarını okumaya başladım. Firdevsi’nin Şahname’si ise beklemede şimdilik.
b.

Başlangıç

                Sahne üzerine geçmeden hem kafamdakiler not etmek hem de proje ilerledikçe nereden nereye evrildiğini görebilmek için bir blog tutmaya karar verdim.
(...)
                  Benim Adım Kırmızı romanını ilk kez 2 yıl kadar önce ilk okuduğumda sahne için düşünmeye başlamıştım. O sıralarda Seyyar Sahne’de de bir proje arayışı içindeydik. Bu proje arayışı daha sonradan metin odaklı değil grup olma odaklı çalışmalara dönüştüğü için vazgeçmiştim. Yaklaşık iki sene sonra ise  aynı metinle tekrar buluştuk.
Medrese’ de Kamp bazlı değil de devamlı orada olan arkadaşlarla düzenli bir çalışma yapmaya karar vermiştik. Bu çalışmalar ilk olarak Seyyar Sahne’nin daha önce üzerinde çalıştığı oyunları inceleme ve bunlardan bir olgunluk projesi yaratılıp yaratılamayacağı şeklinde başladı. Bizlerde de farklı bir yeri olduğuna inandığım “Vaiz” le çalışmalarıyla çıktık yola. Oyunun temel dinamiğini oluşturduğunu düşündüğümüz şarkıları çalıştık . İlk toplanmalarda  Erdem bize şarkıların çok sesli geçişlerini ve Lead-koro beraberliğini öğretti. Akabinde oyunun görüntülerini izleyerek ve ses kayıtlarını dinleyerek şarkıların söylendiği tonu ve ritmi öğrenmeye çalıştık . Şarkıların o zamanki grup üyelerine göre düzenlenmiş olması bir yandan bir zorluk yaratırken bir yandan da yapısının iyi ayarlanmış ve neredeyse hiç kaymıyor olmasından ötürü iyi bir temel/başlangıç oluşturdu.