Denemeler



Oyunculuk üslubuna dair çalışmalarımız devam ediyor. Sahnede oyuncunun, hem kendi sesinin bir anlatıcı olarak duyulduğu hem de anlatıdaki kişi ve nesnelerin zaman zaman sahnede canlandığı bir devinim alanı kurmaya çalışıyoruz. Bugünkü denemeler, benim için bir hayli ilham vericiydi. Hikayeleri ilgi çekici bir biçimde anlatmanın yolunun, hikaye içindeki karakteristik yanların başka seslere ve imajlara kavuşmasıyla mümkün olacağını düşündüm. Bunun için, kitabın çağırdığı yol olan meddahlığa ufaktan bir yanıt vermeye başladık. Oyunculuğun temel paradoksunu, bu bağlamda koruyarak, -ne tam rol kişiyim ne de kendimim- neler yapabileceğimize bakıyoruz. Resmedilen her nesne/kişi, büyük resmin birer parçası olarak kendi gözlerinden bize romanı anlatmaya başlayacaklar. Tıpkı minyatürdeki her unsurun başka eller tarafından nakşedilerek biraraya gelmesiyle totalde bir hikayenin kendisi olması gibi, bizler de başka sesler ve bedenler olarak hikayenin kendisini sahneye getirmeye çabalayacağız. Gibi...

2 hafta sonunda..

-Toplu olarak metin okumasına devam ediyoruz. Bugün 21. bölümü de beraber okuyup üzerine konuştuk

-Gölge vb çalışmalarda neyi yapıp neyi yapamayacağımızı kavramaya başladım. Buradan da oyun için genel bir gölge-perde tasarımı değil de, sanki oyuncunun kendi kullanacağı tasarımlara yönelmesi daha üretken gibi görünmeye başladı. Bu yüzden de "meddah" olan sahnelere yoğunlaşmaya karar verdik. Oyunun kendiliğinden çağırdığı meddahlık ve perdedarlığa küçük küçük cevap vermeye başlıyoruz sanırım.

-Birkaç bendir daha bulduk, bugün birazcık beraber tıngırdattık;  sonraki çalışmalarda ritm denemeleri de yapacağız gibi gözüküyor.

-Google minyatür aramaları konusunda çok yardımcı olmadı. Kitaplardan kendimiz taratmak zorunda kalacağız sanırım, kullanmak için. Şimdiye kadar bulduğum en geniş minyatür arşivini de ilginç bir şekilde Azeri Vikipediasında buldum.
(bir de böyle güzel bir galeri var: http://gallery.slv.vic.gov.au/love-devotion )

-Metnin nasıl kısalacağı sorunsalı her an ensemizde aslında. Bunun için bir karar verme zorunluluğu hissetirmiyor, sadece çözümler üzerine düşünmeye başlamakta fayda var. Altın makasa gitmek zor, çünkü hemen her hikaye/anlatı  güzel ya da her ayrıntı bir amaca hizmet ediyor. Fakat genel izlek şekillendikçe bazı yerler daha çıkarılabilir duracaktır gibi geliyor.

-Elimizde bir çok malzeme olmaya başladı.Cumartesi günü bir şeyler görmeye başlayacağız gibi geliyor. Şeytan, Ağaç, Kırmızı, Ölüm, Para, Köpek, İki Abdal, Kadın ve At 'ı izleyeceğiz.

Gölgeyle İmtihan

Bu geceki el işi köşemizde konumuz: minyatür kes-mukavvaya yapıştır.

Neyse ki daha fazla yapmadan bezde denedik de arkasına mukavva yapıştırdığımız figürlerin oluşan gölgelerinin siyah olduğunu gördük ve el işi dersimizin bugünlük sonuna geldik. Ama mukavvasız olanlar gayet güzel ve net; tüm renkleriyle görünüyor. Ben de bu haliyle işimize yaramayacak olan figürlerle bir hatıra fotoğrafı çektim.

Başarısızlıklar .)

Kafamızdaki gölge oyunu fikrinin olup olamayacağını araştırmak için bugün malzemeleri alıp, başladık kesip biçmeye.. Bir iyi bir kötü haberim var.
İyi haber, kesinlikle yapılabilir ve yapılması çok zahmetli bir iş değil. Biraz el işi biraz da iyi planlama istiyor.
Kötü haber şimdiye kadar yaptığımız tüm figürler çöp olacak. .) Çünkü ışık ve geçirgenlikle ilgili düşüncelerimizde yanılmışız.
öğrenmiş olduk .. .)




Murat Palta'nın Minyatür Tekniğiyle Film afişleri diye bir çalışması varmış. İlginçmiş..

Minyatürden duyulan haz- Başlangıç


      Başladık. Bölümlerimizi seçip kendimiz çalışmaya başlamıştık zaten. Bugün Benim Adım Kırmızı metnini ilk kez birlikte okuduk. Yalnızken yaptığım çalışmalar boyunca metne dair bir çok durumu ve bilgiyi gözden kaçırdığımı fark ettim. Kendi sesimle biliyorum metni. Bir başkasının sesiyle duymak bile tıkanmışlığı açıyor sanki.

      Kendi çalışmamı yürüttüğüm süre içerisinde beni zorlayan durumlardan biri Orhan Pamuk’un edebi cümlelerini sahneye koymaktı. Bugün de edebi cümleleri sahnede konuşma diline çevirmemiz gerektiğinden bahsettik. Kendim çalışırken de konuşma diline çevirmeye çalışmıştım ama doğru mu yapıyorum diye de bir kuşku duyuyordum. Pek de beceremedim zaten. Metni kısaltırken ve değiştirirken cimri davrandım. Ama bugün anladım ki acımadan atmak lazım bazen....
Panofsky'nin Perspektif adlı kitabı Türkçeye çevrilmiş. "Pazar okumaları" listemize ekleyelim derim.

İlk çalışmanın notları

       Bugün ilk çalışmamızı yaptık.Birlikte romanı okumaya başladık ve teker teker bölümlerin nasıl düzenlenebileceğini konuştuk.Bu şekilde 6.bölüm olan Ben Orhan'a kadar geldik şimdilik.Başlangıçta ben ölüyüm'ün 2 ana teması var ve ondan sonraki bölümlerde de bu iki temayı koruyor : ölüm ve para.Bu temalarla ve mekanlarla bağlanıyor bölümler aslında birbirine,örneğin kara-köpek-katil kahvehanede meddahın anlatısının gerçekleştiği aynı anda bulunuyorlar.(köpek anlatısı gerçekleştiği) Metin düzenlemesinde bu göz önüne alınırsa metinler montajlanarak hem içi içe geçebilir hem de kısalabilir böylece.Ölü hariç diğer bölümlerin mekan olarak kahvehanede olması durumundan Oğuz şöyle bir şey önerdi ; meddahın (köpek anlatısı) yalnız perde önünde oynadığı diğer bölümlerin(şimdilik ilk kara ,köpek ve ilk katil kısmı) perde arkasından sadece gölgelerini seçebildiğimiz bir şekilde oynanması(bu hali katil görünecek mi nasıl oynanacak tartışması için bir alternatif oluşturuyor öneriler arasında) ve anlatılarındaki hikayelerin perdede bir animasyonla yansıtılması.(Hüsrev ile Şirin , belki cinayetin anlatıldığı kısım )Bu animasyon bir minyatürün canlanması gibi ve minyatür hareket etseydi nasıl hareket ederdi gibi olacak.(bunun için araştırma yapılacak.)
Bunun dışında Kara okuması yaparken şöyle durum çıktı ,oyuncu sahnede Kara karakteri olarak değil de Kara'yı anlatan bir oyuncu olarak anlatısını gerçekleştirirse aynı bölüm içindeki farklı karakterlere girip çıkması kolay olur.Örneğin çoğu bölümde Erzurumlu Hoca'nın sesini duyuyoruz,Kara'yı anlatan oyuncu bir anda Erzurumlu Hocaya dönüşebilir bu formda.Ölüyü biraz ayrı tutuyoruz bugün okuduğumuz bölümlerden. Dediğim gibi o roman içinde de bizim oyunlaştıracağımız hali içinde de şimdilik bir açılış sahnesi ,birazdan izleyecekleri oyunun ya da okumaya başladıkları romanın hangi tema üzerine kurulduğunu gösteren bir bölüm.Bir karşılama sahnesi.

Birtakım Başlangıçlar

  Öncelikle bu yazıyı hem biraz nasıl ve neden bu projeye dahil olduğumu anlatmak için hem de geri dönüp baktığımda nereden yola çıktığımızı görebilmek için yazmaya başladım..
 
    Bu yaz Medrese'de Kerem Karaboğa atölyesi döneminde farklı bir proje için seçmeler yapılacaktı.Hem Kerem hocanın kampı hem de seçmeler için hazırlık yapabileceğim süre çakışıyordu ve ikisinden birini tercih etmem gerekiyormuş gibi hissetmiştim.Ama kampın programı bana seçmeler için çalışabileceğim zamanı verir durumda olunca ikisinin altından da kalkabileceğimi düşündüm ve yoğun bir çalışmaya girdim.Kampta her ara verdiğimizde bulduğum herhangi bir alanda seçmeler için tiradlarımı hazırlamaya başladım. Kırmızı sürecinde bu hikayenin benim için 2 önemli yeri var.Birincisi hali hazırda seçmeler için Benim Adım Kırmızı romanından Ben Para bölümünü çalışıyordum.İkincisi bu yoğunluk aslında ne zamandır böyle bir çalışma yapmamış olduğumu ve bu tempoyu özlediğimi hatırlattı.

Bunlar sadece düşünceler..


              Kırmızı’nın çalışmalarda bize açacağı bir çok yol olduğunu birkaç kere konuştuk. Bunlardan en önemlisi sanırım bizim görme alışkanlıklarımız ve bunları değiştirme üzerine yapacağımız araştırmalar olacaktır. Minyatürü okumak ve perspektifli bir resmi okumak arasında ne gibi bir fark olduğu, bize ait olan bir sanat dalının bugün bize neden “komik” geldiğini araştırmak istiyorum.
Bu konularda Geçen seneki Perspektif-Tersten Perspektif tartışmalarında olduğu gibi Oğuz’un çalışmalarda bize yol göstereceğini umuyorum.
               Benim bir oyuncu olarak ise denemek istediğim, derinleşmek istediğim başka alanlar var.  Bu alanlardan en dile gelebilecek olanı