Birtakım Başlangıçlar

  Öncelikle bu yazıyı hem biraz nasıl ve neden bu projeye dahil olduğumu anlatmak için hem de geri dönüp baktığımda nereden yola çıktığımızı görebilmek için yazmaya başladım..
 
    Bu yaz Medrese'de Kerem Karaboğa atölyesi döneminde farklı bir proje için seçmeler yapılacaktı.Hem Kerem hocanın kampı hem de seçmeler için hazırlık yapabileceğim süre çakışıyordu ve ikisinden birini tercih etmem gerekiyormuş gibi hissetmiştim.Ama kampın programı bana seçmeler için çalışabileceğim zamanı verir durumda olunca ikisinin altından da kalkabileceğimi düşündüm ve yoğun bir çalışmaya girdim.Kampta her ara verdiğimizde bulduğum herhangi bir alanda seçmeler için tiradlarımı hazırlamaya başladım. Kırmızı sürecinde bu hikayenin benim için 2 önemli yeri var.Birincisi hali hazırda seçmeler için Benim Adım Kırmızı romanından Ben Para bölümünü çalışıyordum.İkincisi bu yoğunluk aslında ne zamandır böyle bir çalışma yapmamış olduğumu ve bu tempoyu özlediğimi hatırlattı.
    Benim Adım Kırmızı'yı yaklaşık 2 sene önce bir solukta okumuştum Orhan Pamuk'la ilk tanışmamdı.Geçen sene Türk Tiyatrosu dersinde meddahlık konuşurken tekrar inceleme fırsatı bulmuştum.
Yazın hazırladığım para bölümü aslında metnin talep ettiği anlatı biçimini karşılamıyordu aslında bende para kısmını romandan ayrı sadece metin olarak kullanmıştım ve düzenlemesini yaparken anlatı olan kısımlarından ziyade eylemleri tercih ettim o şekilde yeniden yazdım.Ama en zorlu kısmı bu değildi eylemleri sahne üzerinde gerçekten eylemlere dökebilmekteydi. Çünkü aslında romanın zaten çok iyi başardığı bir anlatı tekniği var bunun üzerine bir şey koyamayınca -ki ben bir meddah ,anlatıcı gibi de bulunmuyordum sahnede- vasat ve sürekli  bir takım laflar eden oyuncuya dönüşebilme tehlikesi vardı.(örneğin '' Venedik'ten demir sandıklara konduk ,gemilere bindik,sallana çalkana İstanbul'a geldik'' bunu oynamak gerekiyordu -benim seçtiğim formda- ama ben sürekli laflar söyledim durdum.Ne seçtiğim formdan vazgeçtim ne de aslında metnin bir anlatı olmasından öyle arada sıkıştım kaldım lafların bir anlatıcı ya da oyuncu olarak bende bir etkisi olmasına ve bu etkiden bir sahnenin çıkmasına çok izin vermedim.)
      Çalışmak istediğim türün seyirciyle kurmak istediğim ilişkinin biraz daha anlatıcılık formundan geçtiğini biliyordum birkaç zamandır, parayı çalışma deneyimini de yaşadıktan sonra metindeki diğer meddah hikayelerine baktım.Ağaç üzerine çalışmaya başladım.Bu sırada bir grup ben İstanbul'dayken Vaiz'in şarkılarını çalışıyorlardı ve yetişebildiğim çalışmalarında gördüm ki ortak bir dil kurmuşlardı.Bu hem beni İstanbul'a temelli dönüldüğünde bu çalışmaların devamı için heyecanlandırdı hem de önce birebirde sonra grup genelinde, döndüğümüz zaman bu çalışmaların devamı gelsin konusunda konuşmalara yol açtı.Sonuçta baktığımızda hepimizin gerek üniversite tiyatrosunda gerek özel tiyatrolarda iyi kötü bir tiyatro geçmişi var ve tüm çabamız bunun ilerlemesi yönünde.Daha sonra da sık sık gündeme gelecek olan kurduğum cümle hepimizin ortak kaygısını dillendiriyordu.''Gençliğim baharındayım ve hayata tiyatro ile tutunmaya karar vermiş bunun için bölüm değiştirmiş ve İstanbul'a taşınmışım bu enerjimin ve isteğimin sönüp gitmesini istemiyorum ve bu enerjisi bir yere kanalize etmek istiyorum.''Bu temelde yaptığımız konuşmalar sonucunda aslında herkes ne düşünüyor bir toplanalım konuşalım istedik ama bu toplantı benim düşündüğümden farklı bir yere gitti.Toplantı sonrasında Behiç'in bir süredir Benim Adım Kırmızı üzerine düşündüğünü ve çalıştığını öğrendim ve o da projesini Celal'le konuştuktan sonra bizlere açtı çalışmak isteyip istemediğimizi sordu.Başta beni olmak üzere projenin kendisi ve talep ettikleri hepimizi çok heyecanlandırdı.Sonuçta ben metin olarak üzerinde çalışıyordum ama Behiç'in projeleştirdiği hali biçim ve teknik açıdan bir sürü imkan sağlıyordu.(Örneğin bir enstrüman çalmak,resim yapmak gibi)
   Bu şekilde benim de dahil olduğum sürece başladık ve hepimizin İstanbul'a döndüğü tarihlerde bir toplantı yaptık.Toplantı sonunda bayram dönüşü herkesi seçtiği bir parçanın ezberini yapması ve bir sahneleme önerisiyle gelmesi kararı çıktı.Metinleri daha çok meddah hikayelerinden ya da ana kurgunun biraz daha dışındaki bölümlerden seçilmesinin daha iyi olacağını düşündük.Şimdilik görmek istediğimiz biraz da oyuncu romanın diliyle nasıl bir ilişki kuruyor,kağıt üzerindeki teknik, sahnelemede de işliyor mu görebilmekti.Ben ,Ben ölüyüm'ü seçtim.Bu benim için birazda kendimle olan bir iddia,bir süredir bana gelen yorumlardan da kaynaklı sahne üzerindeki şirinliğimden vazgeçmek istiyorum.Yalnız bu süreçte sahne sıkıntısı yüzünden bir türlü çalışma fırsatı bulamadık ve tasarımlarımızı deneyemedik. Ben bu süre zarfında ezberimi yaptım,keman üzerinden geçen sene biraz öğrendiğim makamlara bakmaya çalıştım(ölü için şarkıyla başlamak düşüncesi var kafamda ve yaylı tambur belki bazı yerlerinde vurmalı bir çalgı olabilir)yazın zaten yeniden resim yapmaya başlamıştım biraz daha resim üzerine yoğunlaştım(yine ölü için resim değil belki ama boyayla düşündüğüm birkaç şey var).
    Yarın sahnede ilk çalışmamızı yapacağız ve çok heyecanlıyım genelde ezberimi sahne çalışması sırasında yaptığım için evde durarak yapmakta biraz zorlandım.Yarın çalışmadan önce biraz ezberimi oturtmalıyım, Metin And'ın Minyatürlerle Osmanlı-İslam Mitologyası kitabını sipariş vermiştim o geldi bugün biraz da ona bakacağım.


cansu.

                                                                                                                                              
                                                                                                                                                       

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder