Oyunculuk üslubuna dair çalışmalarımız devam ediyor. Sahnede oyuncunun, hem
kendi sesinin bir anlatıcı olarak duyulduğu hem de anlatıdaki kişi ve
nesnelerin zaman zaman sahnede canlandığı bir devinim alanı kurmaya
çalışıyoruz. Bugünkü denemeler, benim için bir hayli ilham vericiydi.
Hikayeleri ilgi çekici bir biçimde anlatmanın yolunun, hikaye içindeki
karakteristik yanların başka seslere ve imajlara kavuşmasıyla mümkün olacağını
düşündüm. Bunun için, kitabın çağırdığı yol olan meddahlığa ufaktan bir yanıt
vermeye başladık. Oyunculuğun temel paradoksunu, bu bağlamda koruyarak, -ne tam
rol kişiyim ne de kendimim- neler yapabileceğimize bakıyoruz. Resmedilen her
nesne/kişi, büyük resmin birer parçası olarak kendi gözlerinden bize romanı
anlatmaya başlayacaklar. Tıpkı minyatürdeki her unsurun başka eller tarafından
nakşedilerek biraraya gelmesiyle totalde bir hikayenin kendisi olması gibi,
bizler de başka sesler ve bedenler olarak hikayenin kendisini sahneye getirmeye
çabalayacağız. Gibi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder